Tatil Kafası

Sanki yıllardır yazmıyormuşum gibi geldi şu an. Sevdiğim şeylerden biraz uzak kalınca hep öyle gelir zaten bana. Bir de iki haftadır tatildeyim hani ben. Bol bol yazmayı düşünüyordum. Anca keyfim geldi. Açıkçası pişman da değilim bu durumdan. Kitaplara ve spora adadım kendimi tatil başladığından beridir. Yarım kalan dizilerimi de ihmal etmiyorum. Bir yazmak gelmemişti içimden. O da an itibarıyla geldi. Hoşgeldi! 

Sınavlar biteli, ben izmire geleli iki hafta oldu. Koskoca iki hafta. Zaman yine ultra hızlı geçti anlayacağınız. Bu performansı sınav haftaları da bekliyoruz kendisinden. Zira artık kendimi kesecek kıvama gelmiştim. Neyse ki on numara beş yıldızlıydı sonuçlar. Hatta bu dönem kendi rekorumu kırdım. Nazar değecek bir ortalama çıktı ortaya. Maşallah diyelim hemen...

Bugün dört bölüm friends izledim. Moralim tavan yaptı. Onun getirdiği keyifle yazıyorum hatta. Ne zamandır beklediğim bir olay vardı dizide. O oldu sonunda. Çifte mutluluk yaşıyorum diyebilirim. Ama geldik beşinci sezona. Diziyi yarıladım sayılır yani. Bitecek diye üzülüyorum bir yandan işte. Bitince onun yerini doldurmak için seinfeld izlersin dediler. O yüzden bir miktar içim rahat. Ama keşke hiç bitmese... Aman biterse bitsin bana dizi mi yok be. Daha final haftası yeni bir diziye başladım. Adını sıkça duyunca merak etmiştim nedir ne değildir diye. Siz de duymuşsunuzdur belki narcos'u. Ünlü uyuşturucu kaçakçısı escobar'ın hayatını anlatıyor. Escobar'ı canlandıran oyuncu beni kendine hayran bıraktı. Final haftası falan demeden ilk sezonu bitirdim, dayanamayıp ikinci sezona da başladım. Şimdi ikinci sezonun ortasındayım. Sanıyorum ki sezon finalinde escobar ölecek. O yüzden pek izleyesim yok kalan bölümleri. Ama mecbur bakacağım bir ara. Şey bir de westworld diye bir diziye başladım geçen gün. Efsane bir bilimkurgu gerilim dizisi. Ayrıntıya girmeyeyim açın izleyin. İçiniz dışınız dizi oldu zaten şu an. Kitaplara geçeyim ben.

Üç kitap okudum iki haftasını geride bıraktığım bu tatilde. İlki bridget jones'un günlüğü. Aslında hiç tarzım değil. Ama kitaplıkta öyle başıboş durmasına gönlüm razı olmadı. İyi ki de olmamış. O anki ruh halime epey uydu, keyifle okudum. İkincisi hande altaylı'nın maraz adlı kitabı. Gayet güzeldi. En son kahperengi adlı kitabını okumuş, beğenmiştim. O yüzden kitaplıkta maraz'ı görünce tereddütsüz alıp okudum. O da bitince ne okusam bilemedim. Elif şafak geçti elime. Pinhan adlı bir kitap. Lisede aşk'ı okumaya çalışmış becerememiştim. Hadi dedim önyargı olmasın okuyayım şu pinhanı. Denedim ama olmadı. Sevmiyorum bu tarzı. Akmıyor... Sonra baktım gülse birsel sırıtıyor bana sağ köşeden. Yolculuk nereye hemşerim? adlı kitabıyla. Okudum, eğlenceli de buldum ama ne bileyim biraz gereksiz geldi bana. Şimdi sırada david levithan'ın her gün diye bir kitabı var elimde. Yarın başlarım artık. Klasik bir aşk meşk kitabı değildir inşallah. Daha elime alıp bakmadım bile... Edit: Kitap çok iyiydi, kesinlikle okuyun.

Son olarak da spor konusuna değinip yavaştan yazıyı noktalayayım. İşte efendim geçen yazdan beridir formuma dikkat ediyorum. Sağlıklı beslenmeye, bol bol hareket etmeye çalışıyorum. Güzel sonuçlar aldım. Hem bedenen hem ruhen. Görenlerin tepkisi de hoşuma gitmiyor değil. Ama final haftası malumunuz iyi beslenemedim. Hareket açısından da pasif kaldım mecburen. Tatil başladı ben de günah çıkarmaya başladım. Özüme döndüm adeta. Ahh bir de masaj yaptırsam ya tüm bunların üstüne...