YUKARI ÇIK

Kaç Kişi Online

30 Mart 2016 Çarşamba

Havadan Sudan Muhabbetler

(İnsanların konuşmalarını çaktırmadan dinlerken ben)
Aöf sitesinden sınav sorumluluk ünitelerine bakıyordum. Onur belgesi işlemleri için tıklayınız yazısını gördüm. Merak ettim tıkladım hemen. Tebrikler yüksek onur belgesi almaya hak kazandınız cümlesiyle karşılaştım açılan ekranda. Ayy bir sevindirik oldum. Hem de yüksek yani! Gittim aldım geldim hemen. Onlarda duracağına bende dursun. Belki görmemiş gibi çerçeveletip duvarıma asarım. Ama yok yok öyle herkes göremez. En iyisi mi ben belgeyi çoğaltıp tanıdık tanımadık herkese dağıtayım. Ya da daha başka fikirler bulmadan bu konuyu burda kapatayım. (Kendinden sıkıldı)

29 Mart 2016 Salı

Obama ve Sadettin Teksoy


Ayy ne alaka? Obama ve Sadettin Teksoy... Herhalde daha önce hiç yan yana gelmemiştir bu iki isim. Ama ben getirdim işte. Tabii rüya vesilesiyle. Yoksa nasıl mümkün olur ki böyle bir saçmalık. Daha önce de anlattığım birkaç rüyam olmuştu blogumda. Rüyalarımın ne kadar saçma olduğuna aşinasınız diye kabul ediyorum o yüzden. Bu rüyayı göreli de bilmem kaç hafta geçti ama bir türlü anlatamadım sizlere. Unutmayayım diye de yayın başlığı atmışım öyle. Hazır hala aklımda yazayım bari.

27 Mart 2016 Pazar

Aç Kapını Ben Geldim


Aa iki haftadır yazmamışım. Ne ara geçmiş o iki hafta farkında değilim vallahi. Vizeler sağolsun zaman algısı kaydı gitti. Şükür ki perşembe günü bittiler. Pek erken oldu bu seferkiler. O yüzden hazırlanamadım güzelce. Zaten bu dönemki hocaların huyunu suyunu da bilmiyorduk. Ne sorar nasıl sorar gibisinden. İçlerinden adam gibi soran olmadı hiç. Geçen döneme göre bu dönem ortalama biraz düşük gelecek gibi. Finallerde kasmak lazım. Şimdi aöf sınavları var önümde. Bir de onlara hazırlanmam gerek. Onlar bitince finallere çalışmaya başlayacağım derken okul bitecek. Bu yazı istediğim gibi değerlendirebilirim inşallah.

13 Mart 2016 Pazar

Nurgül Yeşilçay'ın Golü


Paramparça ilk bölümünden beri takip ettiğim bir diziydi. Özellikle Ebru Özkan'ın oyunculuğuna bayılıyordum. Nurgül Yeşilçay'ın yeri ayrı tabii. Ama sonradan sonraya sıkmaya başladı dizi. Duyduk ki yönetmen çekip gitmiş yerine genç bir arkadaş gelmiş. İktire kaktıra ilerledi bir şekilde olaylar. Ben de bir şeye başlamışsam kolay kolay bırakamam merak edip dururum. O yüzden izlemeye devam ettim dizi. Sonra da Nurgül Yeşilçay ayrılacak haberi geldi. Aaa dedim yani ben de hangi diziyi sevsem illa bir sorun oluyor. (Genelde sevdiğim diziler tutulmaz ve yayından kalkar) Sebep olarak da Erkan Petekkaya'nın öpüşme sahnesini reddetmesiymiş denildi. Daha doğrusu Nurgül Yeşilçay'a öpüşme meraklısı diye hakaret etmesi bardağı taşıran son damla olmuş. Erkan Petekkaya'dan beklenir bir hareket doğrusu. Adam %99 ego %1 Erkan Petekkaya resmen. Neyse sonra da Nurgül'ün diziden gerçek ayrılma nedenini açıklasam yer yerinden oynar diye açıklama yapıp kendince tehdit etmiş kadını. Artık bu kadarına sessiz kalamam demiş Nurgül Yeşilçay ve Ayşe Arman'la bomba bir röportaj yapmış. Çok da güzel olmuş. Okurken içimin yağları eridi be! Ama o yapımcı bozuntusundan da cevap gecikmemiş. Set tutanakları ve şahitler eşliğinde yasal haklarını kullanacaklarmış. E tabii dava açacaklar. Bu işler böyle. Kapı arkasında kalanlar gün yüzüne çıkınca geriye pek seçenek kalmıyor. Sonuç olarak bu röportaj sizi ilgilendirmese de okuyun derim, bu ülkede kadın olmak çok zor. TIKTIK :)

12 Mart 2016 Cumartesi

Fear The Walking Dead


The Walking Dead'in kardeş dizisi. Dizide zombilerin öncesi, virüsün ortaya çıkışı ve yayılış süreci anlatılıyor. İlk bölüm geçen sene ağustos aylarında yayınlanmış olmasına rağmen benim böyle bir dizi olduğunu daha geçen hafta farketmiş olmama kaç puan peki? Ben ki The Walking Dead sayesinde pazartesi günlerini sevmiş insanım yani nasıl olur da kardeş dizisinden haberim olmaz. Pes bana. Ama neyse ki daha birinci sezonda dizi. Tabii ikinci sezon onayını da almış. Bu yaz izleyeceğiz. Gerçi ben ilk sezonu tamamlamadım daha. Topu topu altı bölümcük var. Hemen bitsin istemiyorum. Üçüncü bölümü izledim biraz önce. Oldukça heyecanlıydı. Hatta yaşlı teyzeler gibi dur oraya gitme, salaksın vallahi inşallah ölürsün gibi sözlerle kendimce yönlendirme yapmayı da es geçmedim. Kısacası sevdim bu diziyi. Amc yapımı zaten gel de sevme. Karakterleri de benimseyiverdim hemencik. Aslında gönül isterdi ki bir Rick bir Daryl göreyim ama olsun pazartesiye ne kaldı ki şurada. Aklıma geldi de onedionun Daryl'i sevmelere doyamama sebeplerimizi sıraladığı bir yazısı vardı, bayılmıştım. Onu paylaşmadan gitmeyeyim. Ama bir bakın yaa bu adam sevilmez mi hiç? TIKTIK :)

10 Mart 2016 Perşembe

Öküz Herifler


İzmir'de daha önce bayan otobüs şoförü gördüm mü hatırlamıyorum. Elbet vardır da ben pek otobüs kullanmıyorum diye görmemişimdir. Muğla'da ise birkaç defa görmüştüm ama bindiğim otobüse denk gelmemişti hiç. Bugün denk geldi. Ama nazar değdirdik galiba otobüs bozuluverdi. Hava da yağmurlu olunca otobüste beklemek zorunda kaldık. Ben en arkada iki erkeğin arasında oflayıp puflarken bir on dakika geçmiştir herhalde. Abla bu süre içinde ön taraftaki öküz heriflerden tepki almış olacak ki zorladı otobüsü resmen. Kaplumbağa hızında ilerledik öyle. Sonra başka otobüse geçtik ablayla birlikte. Bu sefer en öne oturdum insanları gözlemlemek için. Çocuğun biri ön kapının yanında dikilip ablanın otobüsü nasıl kullandığını denetledi. Benim hemen arkamda oturan öküz herifler ablaya laf atmaya devam ettiler. Öküzlerden biri otobüsü değil de şoförü değiştirseydik keşke dedi. Abla duyacak ayıp olum diyen arkadaşına sevdiğimden diyorum olum inerken konuşucam hatta diyerek sapıklık da yaptı. O ara benim sinirlerim uzaya fırladı tabii. Ama baktım da laf söylenecek tipler değil hiç. Yani söylesem utanıp gücenmek yerine bana sataşacaklar. Boşverdim o yüzden. İçimden ablaya üzülmeye devam ettim. Bu öküzler her zaman her yerde bizleri rahatsız etmeye devam edecek biliyorum. Ve biz her zaman üzülen taraf olamayız. Olmamalıyız. 

8 Mart 2016 Salı

Haftanın Bloğu: Engin Ergin'in Bloğu


Geçen hafta Anne Güncesi tarafından haftanın blogu seçilince ben de bu güzel etkinliğe katılma kararı aldım. Hem Mevlana ne demiş: Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Biz de tutuşturulması gereken mumlar için harekete geçelim o halde. Bu hafta seçtiğim mum oldukça yeni. Henüz 5 yazısı var. Blogunu açış tarihi 21 Şubat. Yazıları oldukça özgün, keyifli ve akıcı. Ayrıca Muğla'lı kendisi. İç mimarlık ve çevre tasarımı bölümünden mezun olmuş. Konuşmaktan ve fotoğraf çekmekten haz duyuyormuş. Yazı dili kadar konuşma dilinin de güzelliğine inandığım bu blogger arkadaşımızı ziyarete gidiyoruz bu hafta. Şimdi misafirlik zamanı!
MİSAFİR OLACAĞIMIZ EVİN ADRESİ BURDA  :)

6 Mart 2016 Pazar

Kırk Altı

Sonunda bu sabah yağışsız bir güne merhaba diyebildik. Ve ben kaç sabahtır yapmak istediğim yürüyüşü nihayet gerçekleştirebildim. Ağır ağır bir pazar kahvaltısı yaptıktan sonra da keyif çayımı yudumlarken gazetemi okumaya başladım. Eyüboğlu Eğitim Kurumları'nın 46. yılı için yazmış olduğu bir yazıyla karşılaştım biraz önce. Çok hoşuma gitti bu orjinal kuruluş yıl dönümü yazısı. O yüzden sizlerle paylaşmak istedim. Keyifli okumalar ve iyi pazarlar dilerim :)

4 Mart 2016 Cuma

Şıpsevdi


Şıpsevdi çocukluğumun ciklet markası. Şıpsevdi bir hüseyin rahmi gürpınar romanı. Şıpsevdi bir film veya şarkı adı. Bunlar tamam da şıpsevdi insan nedir yahu? Çiçek çiçek gezen arılar gibi... Utanmasalar kendileri için aşık olunacak insanlar listesi hazırlayacaklar. Ama ben yine de şıpsevdi kardeşlerimin iyiliğini düşündüğümden öneride bulunmadan geçemeyeceğim. Sevgili şıpsevdi kardeşlerim, hercai menekşelerim, ayran gönüllülerim, biraz seçici olun, önünüze ne koyarlarsa yemeyin sonra neme lazım zehirlenirsiniz falan kıyamam sizlere. Ben kıyamam dedim ama atalarımız fena bir söz söylemiş sizin için: Hamama gider kurnaya, düğüne gider zurnaya aşık olur.

2 Mart 2016 Çarşamba

Dönüş


“Nereye gidersek gidelim, bütün gidişlerimiz, bir büyük dönüş yolculuğunun ayrıntılarından ibarettir aslında”

Muğla'ya dönüş yaptım bugün. Bir hafta geçti gitti bile İzmir'de. Ama bana bir ay gibi geldi. Doydum resmen. Yolculukta zor oldu bu sefer. Midem acayip bulandı. Derin derin nefes alıp verdim yol boyu. Aslında beni yol tutar böyle hep. Binmeden önce bir soda içince baya iyi geliyor inene kadar sıkıntı olmuyordu. İşlemedi bugün maalesef. Sonra anladım ki ben midemi bozmuşum ondan işlememiş. Ya üşüttüm midemi ya da yediğim bir şey dokundu. Şükür ki grip olmadım İzmir'de. Güzel havalara aldanıp ceketsiz çıktım hep. Bir de iki üç sefer dondurma yedim. Geçen gün de sahilde bir güzel rüzgar yedim afiyetle. Olan mideye oldu. Geçer inşallah yarına. Yarın da bir sürü işim var. Sabah okula gideceğim sonra bankaya gidip kartımı alacağım ordan aöf bürosuna uğrayıp ders kitaplarımı alacağım ve eve gelip kitapları bırakacağım sonra tekrar derse gideceğim dönüşte de pertim çıkmış olacak herhalde.