Eğitimci Mi Satıcı Mı?

Geçenlerde başıma gıcık bir olay geldi. Aslında günüm o olaya kadar gayet güzel geçmişti. En sevdiğim arkadaşlarımdan biriyle buluşup oldukça eğlenmiştim. Ama ben ne zaman gereğinden fazla mutlu olsam kapanışta illa bir bokluk oluyor. Bu sefer de gelenek bozulmadı olan oldu.

Eve geldim kimse yoktu. Neyse sorun değil. Kesin yakın bir yere gitmişlerdir. Aradım halandayız geliyoruz hemen dediler. Altlarında motor var fazla beklemeyeceğim. Bari onları beklerken telefonla ilgileneyim dedim. Arkamdan bir merhaba geldi o sırada. İsmini cismini söylemek yerine sadece eğitim için geldiğini belirten bir adam. Babamla randevusu varmış. Evde yoklar dedim. Güldü. Hadi sadece ben kapıda kalsam tamam da evin kızı da kapıda kaldı dedi. Sırıtıyormuş gibi yaptım. 

Bizimkiler gelene kadar bir sürü soru sordu. Baban ne iş yapıyor? Kardeşinin dersleri nasıl? Sen okuyor musun? Nerede okuyorsun? Ne okuyorsun? Kamu yönetimi okuyorum. Durdu. Pek çalışmadın herhalde üniversite sınavlarına dedi. BAK SUS GİT BU KONUYA BURNUNU SOKMA. Çalışmadım çünkü bir sene bekleyip güzelce yoğunlaşmayı düşünüyordum derslere ama tercih zamanı arkadaş kurbanı oldum dedim. Kızdığımı farkedince konuyu geçiştirdi. Sonra da bizimkiler geldi. Oturduk adamı dinledik. Kardeşime dersleriyle ilgili sorular sordu, karnesine baktı, öğütler verdi. Belli ki eğitim paketi gibi bir şey satıyor bu adam. Öğütleri bittikten sonraysa ufak bir test yapalım mı dedi. Beş soru sordu. Hem kardeşimden hem de benden cevap aldı. Bu testi sizinle de paylaşacağım. Cevapları en alta yazayım ki gözünüz kaymasın soruları okurken. 😊

1) 1881 yılında Selanik'te doğan kişi kimdir?

2) 1919 yılında Samsun'a ayak basacak kişi kimdir?

3) 1453 yılında İstanbul'u fethedecek olan kimdir?

4) 10'dan 50'ye kadar sayabilir misin?

5) 10'dan 50'ye kadar saydığımızda kaç defa 3 rakamıyla karşılaşırız?

Sorular bunlardı. Cevaplar verildi. Üzerine konuşuldu, tartışıldı. Sonra kardeşimden laptopunu getirmesini rica etti. Bir eğitim portalının adresini yazdı. İşte uzaktan eğitim olayı. Canlı dersler var falan. Onu satmaya gelmiş. Ben zaten anlamıştım. Eylül laptopu almaya giderken arkasından gidip adamın satmaya çalıştığı şeyi isteme ablacım demiştim. O yüzden istemediğini söyledi kardeşim. Adam portalı bize gösterdikten sonra ne diyorsunuz peki demişti. Ben kardeşim için yararlı olacağını düşünmüyorum demiştim. Adam biraz çıkışmıştı. Sonra kardeşime sorup ondan da istemiyorum cevabını alınca bize taş atmaya başladı. Eğer çok paranız varsa aylık 500 lira vererek etüde gönderebilirsiniz çocuğunuzu veya saati 100 liradan özel ders aldırabilirsiniz demeye başladı. Ve şöyle bir örnek vererek de beni sinirlendirmeyi başardı. Geçenlerde yine böyle bir eve gitmiş. Kızın ablası varmış benim yaşlarımda. Halkla ilişkiler okuyormuş. Burda benim bölümümü küçümsemeye çalışıyor yine. O da portalı istememiş. Çok biliyormuş gibi konuşmuş. Herkes kendi işini yapmalıymış. Eğitimle ilgili konuşmak eğitimcinin işiymiş. Ben eğitimle ilgili konuşmadım ki be adam. Evet haklısınız dedim. Siz eğitimcisiniz eğitimle ilgili konuşuyorsunuz. Ben de Eylül'ün ablasıyım. Onu tanıdığım için bu portalın ona yararı dokunacağını düşünmüyorum dedim. Sonra adam kardeşime kalkıp sen ablana bakma, o bu işlerden anlasaydı kamu yönetimi okumazdı gibi bir cümle kurmasın mı!? Yani tam olarak bunu demek istedi ama nasıl ifade etti hatırlamıyorum çünkü o sıra sinirlerim uzaya zıplamıştı ve ben kendimi kontrol altına almaya çalışıyordum. GÜVENLİK ÇAĞIRIN GÜVENLİK, SEKÜRİTİİİİİ! Taramalı tüfeğe bağlamış bir şekilde şunları söyledim: Siz beni tanıyor musunuz da böyle konuşuyorsunuz? Oldukça iyi bir anadolu lisesinden mezun oldum ben. Sadece son sene arkadaşım yüzünden yanlış bir işe kalkıştım. Yoksa hukuk da psikoloji de kazanabilecek kapasiteye sahibim. Sizin benim okuduğum bölümü küçümsemeye hiç mi hiç hakkınız yok. Adam ne diyeceğini bilemedi, yardım ister gibi babama baktı. Ben de babama baktım göz ucuyla. Konuş kızım konuş, hakketti bu herif der gibi bir ifadesi vardı. Sonra adam ben öyle demek istemedim sen beni yanlış anladın dedi. KLASİK YALAN! Gayet de doğru anladım bana taş atmanıza ne gerek vardı dedim. Ortamı yumuşatmaya yönelik birkaç şey söyledi. Yok okuyan kızlara her zaman saygısı varmış da zart zurt. Neyse baktı bizimkilerden olumlu bir ses çıkmıyor. Kalktı ayağa gideyim ben geç oldu dedi. EE GİT BİR ZAHMET 2 SAATTİR OTURUYORSUN! Sonra babamla kapının ağzında ayaküstü bir şeyler konuştular. Gitmeden de bana seslendi adam. Gel barışalım hadi sık elimi dedi. ELİNİ SIKIYORSAK HANIMEFENDİLİĞİMİZDEN! Sonra da defoldu gitti ama olan bana oldu. Moralimi alt üst etti. Şu bölüm konusu benim yaram gibi bi nevi. Onu deştikçe deşti. Ve kapanış yine BOKTAN! Neyse ki adam gittikten sonra telefonla arayıp böyle bir şeyin tanıtımı için gelmek isteyen olursa hayır demeleri konusunda evdekilerle anlaştım. Bir daha görürsem böyle birini evi ateşe veririm valla. 

BİZİM VERDİĞİMİZ CEVAPLAR:

1) Atatürk.

2) Atatürk.

3) Fatih Sultan Mehmet.

4) Kardeşim 10'dan 50'ye kadar saymaya başladı.

5) 13-23-33-43 diye düşünüp 5 denildi. Ama burda adam kardeşimi yönlendirdi böyle düşünmesi için.

ADAMIN SÖYLEDİĞİ CEVAPLAR:

1) Mustafa. Sadece Mustafa. Çünkü Kemal adını çok daha sonra matematik öğretmeni tarafından, Atatürk soyadını ise soyadı kanununun ilanından sonra almıştır.

2) Mustafa Kemal. Soyadı kanunu o zaman daha yoktu. Ama Kemal adını almıştı.

3) 2.Mehmet. Fatih lakabını fetihten sonra aldı ve o zaman daha sultan değildi.

4) Evet demek gerekiyormuş. Yani saymak yerine sayabilirim demek lazımmış.

5) 13-23-30-31-32-...-43. 14 tane 3 rakamı var. Bizi sadece birler basamağındaki 3'ü düşündürmeye yönelttiği için 5 dedik. (33 hariç) O sıcakta kafamızı buna yoracak değiliz yaa.

Anlayacağınız bizim bütün cevaplar yanlış çıktı. Adam kazandı biz kaybettik. O konuştu biz dinledik. Ben konuştum adam gitti. Adam gitti rahat ettik. Ezan okundu yemek yedik. Bla bla...