Arka Kapak:
"Seni kendimden bile daha çok seviyorum." Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı. Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa' dönüşecek, yazar yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek, yaşamına yeni değerler biçecektir...
Kitaptaki hoş bir hikayeden:
Bir sabah, çiftçinin biri manastırın kapısına hızla vurdu. Kapıcı Birader kapıyı açtığında çiftçi ona doğru muhteşem bir salkım üzüm uzattı ve:
- Sevgili Kapıcı Biraderim, bunlar bağımdan en iyi üzümler, lütfen bunları benden bir armağan olarak kabul et.
- Yaa, teşekkür ederim! Onları hemen Başkeşişe götüreceğim, böylesine bir armağan onu çok heyecanlandıracaktır.
-Hayır, hayır. Ben onları sana getirdim.
-Bana mı? Ama ben doğadan böylesine güzel bir armağan almayı haketmedim ki.
-Ben kapıyı her çaldığımda sen açtın. Hasat kuraklıktan mahvolduğunda bana her gün bir parça ekmek ve bir bardak şarap verdin. Bu bir salkım üzümü sana getirmek istedim, çünkü onlar güneşin sevgisinden, yağmurun güzelliğinden ve Tanrı'nın mucizevi gücünden bir parça.
Kapıcı birader üzümleri görebileceği bir yere koydu ve tüm sabahı onları hayranlıkla izleyerek geçirdi, gerçekten çok güzeldiler. Bu nedenle, bu armağanı bilgece sözleri onun çin daima bir nimet gibi olan Başkeşişe götürmeye karar verdi.
Başkeşiş üzümlere pek sevindi, ama sonra diğer keşişlerden birinin hasta olduğunu hatırladı ve düşündü ki :
"Ona üzümleri vereceğim. Kimbilir, belki de bu üzümler onun yaşamına biraz da olsa sevinç getirir."
Fakat üzümler hasta keşişin odasında uzun süre kalamadı, o da düşündü ki :"Aşçı Birader bana çok iyi baktı, yiyeceklerin en iyisini verdi. Eminim bu üzümler ona büyük bir mutluluk verecektir." Ve Aşçı Birader kendisine öğle yemeğini getirdiğinde hasta keşiş ona üzümleri verdi.
- Bunlar senin için. Sen doğanın bize verdiği nimetleri yakından tanıyorsun ve Tanrı'nın ürettiği bu üzümlerle neler yapılacağını bilirsin.
Aşçı birader üzümlerin güzelliğinden şaşkına döndü ve yardımcısına onların mükemmelliğine dikkat etmesini söyledi. Üzümler o kadar mükemmeldi ki kimse Kutsal Ayin'den sorumlu ve manastırdaki çoğu kişinin gerçekten bir aziz gibi gördüğü Ayin görevlisi Birader kadar onların kıymetini bilemezdi.
Ayin görevlisi birader üzümleri, Tanrı'nın emeğinin, yaratılışın en küçük ayrıntısında bile bulunabileceğini anlamasına yardımcı olabilmek için, en genç keşiş adayına verdi.
Keşiş Adayı üzümleri aldığında yüreği Tanrı'nın ihtişamıyla doldu, çünkü daha önce hiç bu kadar güzel bir üzüm salkımı görmemişti. Aynı zamanda manastıra ilk geldiği gün ona kapıyı açan kişiyi hatırladı; bu kapıyı açma yüksek gönüllülüğünü, onun şimdi mucizelerin değerini bilen bu insan topluluğunun bulunduğu yerde olmasını sağlamıştı. Karanlık basmadan kısa süre önce üzüm salkımını Kapıcı Birader'e götürdü.
-Ye ve keyfini çıkart. Zamanının çoğunu burada yalnız başına geçiriyorsun ve bu üzümler sana iyi gelecek.
Kapıcı Birader o zaman anladı ki bu armağan gerçekten de ona gelmişti: Her bir üzüm tanesinin tadını çıkardı ve mutlu bir adam olarak uykuya daldı. Bu şekilde sevgi çevrimi tamamlandı: sevginin enerjisiyle ilişkide olanların daima çevresini saran mutluluğun ve sevincin çevrimi...
Bol okumalı günler :)
Bir sabah, çiftçinin biri manastırın kapısına hızla vurdu. Kapıcı Birader kapıyı açtığında çiftçi ona doğru muhteşem bir salkım üzüm uzattı ve:
- Sevgili Kapıcı Biraderim, bunlar bağımdan en iyi üzümler, lütfen bunları benden bir armağan olarak kabul et.
- Yaa, teşekkür ederim! Onları hemen Başkeşişe götüreceğim, böylesine bir armağan onu çok heyecanlandıracaktır.
-Hayır, hayır. Ben onları sana getirdim.
-Bana mı? Ama ben doğadan böylesine güzel bir armağan almayı haketmedim ki.
-Ben kapıyı her çaldığımda sen açtın. Hasat kuraklıktan mahvolduğunda bana her gün bir parça ekmek ve bir bardak şarap verdin. Bu bir salkım üzümü sana getirmek istedim, çünkü onlar güneşin sevgisinden, yağmurun güzelliğinden ve Tanrı'nın mucizevi gücünden bir parça.
Kapıcı birader üzümleri görebileceği bir yere koydu ve tüm sabahı onları hayranlıkla izleyerek geçirdi, gerçekten çok güzeldiler. Bu nedenle, bu armağanı bilgece sözleri onun çin daima bir nimet gibi olan Başkeşişe götürmeye karar verdi.
Başkeşiş üzümlere pek sevindi, ama sonra diğer keşişlerden birinin hasta olduğunu hatırladı ve düşündü ki :
"Ona üzümleri vereceğim. Kimbilir, belki de bu üzümler onun yaşamına biraz da olsa sevinç getirir."
Fakat üzümler hasta keşişin odasında uzun süre kalamadı, o da düşündü ki :"Aşçı Birader bana çok iyi baktı, yiyeceklerin en iyisini verdi. Eminim bu üzümler ona büyük bir mutluluk verecektir." Ve Aşçı Birader kendisine öğle yemeğini getirdiğinde hasta keşiş ona üzümleri verdi.
- Bunlar senin için. Sen doğanın bize verdiği nimetleri yakından tanıyorsun ve Tanrı'nın ürettiği bu üzümlerle neler yapılacağını bilirsin.
Aşçı birader üzümlerin güzelliğinden şaşkına döndü ve yardımcısına onların mükemmelliğine dikkat etmesini söyledi. Üzümler o kadar mükemmeldi ki kimse Kutsal Ayin'den sorumlu ve manastırdaki çoğu kişinin gerçekten bir aziz gibi gördüğü Ayin görevlisi Birader kadar onların kıymetini bilemezdi.
Ayin görevlisi birader üzümleri, Tanrı'nın emeğinin, yaratılışın en küçük ayrıntısında bile bulunabileceğini anlamasına yardımcı olabilmek için, en genç keşiş adayına verdi.
Keşiş Adayı üzümleri aldığında yüreği Tanrı'nın ihtişamıyla doldu, çünkü daha önce hiç bu kadar güzel bir üzüm salkımı görmemişti. Aynı zamanda manastıra ilk geldiği gün ona kapıyı açan kişiyi hatırladı; bu kapıyı açma yüksek gönüllülüğünü, onun şimdi mucizelerin değerini bilen bu insan topluluğunun bulunduğu yerde olmasını sağlamıştı. Karanlık basmadan kısa süre önce üzüm salkımını Kapıcı Birader'e götürdü.
-Ye ve keyfini çıkart. Zamanının çoğunu burada yalnız başına geçiriyorsun ve bu üzümler sana iyi gelecek.
Kapıcı Birader o zaman anladı ki bu armağan gerçekten de ona gelmişti: Her bir üzüm tanesinin tadını çıkardı ve mutlu bir adam olarak uykuya daldı. Bu şekilde sevgi çevrimi tamamlandı: sevginin enerjisiyle ilişkide olanların daima çevresini saran mutluluğun ve sevincin çevrimi...
Bol okumalı günler :)
O kadar sık duyuyorum ki ama hala listemde sıra gelemedi buna :(
YanıtlaSilListe kabarık tabii :)
SilAldatmak isimli.bir kitabı vardı galiba ben onu çok merak ediyorum ama kisisel gelişim tarzını ben sevmiyorum ya:/
YanıtlaSilOnu pek sevmemiş sanki okuyucu. Serpiştirilmiş şekilde var ama hiç sevmiyorsan hoşuna gitmez :)
SilEn ünlü iki kitabını okuma sırasına koymuşsun; ikisi de birbirinden güzel ve etkileyici. Simyacı ile Veronika Ölmek İstiyor'u diyorum :) Okuduğunda görüşlerini paylaşırsın bizimle :)
YanıtlaSilİnternetten yorumlara bakmıştım :) Tabii paylaşırım :)
Silsimyacı çok güzel zahir :)
YanıtlaSilÇok merak ediyorum :)
SilPaulo Coelho'nun Simyacı isimli kitabını okumuştum. Çok zaman oldu... Üzüm hikayesi de güzelmiş hoşuma gitti. Paylaştığın için teşekkür ederim.
YanıtlaSilTekrar okuyun o halde :) Ben teşekkür ederim :)
SilKitabın sonunun hoş bitmemesi, boşuna vakit kaybettik dedirtebilir. Benim pek böyle bir sorunum olmuyor artık. Genelde bilgi içeren kitaplar okuduğum için. :)
YanıtlaSilDedirtmedi bu seferlik. Roman okumadan biraz eksik kalırım ben :)
SilZahir'i okumuştum ama hiç aklımda kalmamış. Simyacı ve Vernika Ölmek İstiyor en güzel kitapları bence, tekrar tekrar okunası :)
YanıtlaSilNe yazık ki pek akılda kalıcı değil. Evet ben de öyle olduğunu tahmin ediyorum :)
SilBende Paulo Coelhodan iki kitap okudum Alef ve Simyacı.
YanıtlaSilSimyacı çok güzel gerçekten.
Yazarın yazma şeklinide seviyorum felsefelik ve gizemli düşündürüyor.
Veronika Ölmek istiyor kitabını bende çok merak ediyorum
Zahirede rastladığım oldu ama kitaptan paylaştığın anlamlı kısımdan sonra gördüğüm yerde alır okurum artık :)
Sizede bol okumalı günler :)
Alef'i hiç duymadım, görmedim. Paulo Coelho görünce kaçırmamak lazım. Veronika Ölmek İstiyor filmi de karşıma çıkıp duruyor izlememek için direniyorum resmen. Umarım Zahir sizin de karşınıza çıkar da alır okursunuz bir an önce :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilArada sırada böyle değişik diğer yazarlara göre değişik tarzı olan yazarları da okumak gerekir. Ama maalesef benim böyle bir alışkanlığım yoktur. Ben zaten daha çok bilimsel yayınları takip ediyorum. Roman, haikaye tarzı kitapları pek okuma fırsatım olmuyor. Ancak, böyle sizin gibi kitap okuyanları da her zaman takdir ediyorum. Çünkü çok güzel ve iherkes için htiyacımız olan bir uğraştır.
Selam ve dualarımla.
Merhaba, evet arada değişiklik yapmak çok çok iyi oluyor. Keşke sizin de fırsatınız olsa, üzücü. Teşekkürler, iyi günler :)
SilHey nerelerdesin baş ağrısı..
YanıtlaSilUzaklardayımmmm. Şaka şaka evde ders çalışıyorum :(
SilMerhaba tabii seve seve :)
YanıtlaSilKesinlikle okuyacağım güzel paysayiminiz için teşekkürler ☺☺
YanıtlaSilSizi takı listesteme aldım sevgiler
Ben de teşekkür ederim sevgiler :)
SilHeyy yeni yayın istiyoruz biz...
YanıtlaSilBugün geliyor yeni yayın :)
SilNaaazz, nerelerdesin? Postlarını özledik :)) Gelmezsen Weber okuturum zorla bak :D
YanıtlaSilNee weber mi! Tamam tamam bugün yazacağım mutlaka :)
SilBen de geçen sene okudum. Güzel bir kitaptı.
YanıtlaSilKesinlikle :)
SilMaalesef bu yazarı hiç okuyamadım ama hikaye gerçekten çok güzelmiş :) Okunacak o kadar çok kitap var ki
YanıtlaSilDenk gelirse okuyun mutlaka. Evet çok kitap var gerçekten ama bizdeki iştah bitmediği sürece sıkıntı yok :)
Sil